Adınız Soyadınız: Alexander M. Darkknight
Yaşınız: 22
Kaç Yıldır RPG yapıyorsunuz?: 3
Neden Karanlık Lord&Lady'lik?: 3 yıldır rpg yapıyorum ve bu 3 yıl boyunca her zaman kötü karekterleri canlandırdım. Çoğu kötüden de öteydi diyebiliriz. Ayrıca Karanlık Lord'luk konusunda deneyimim de var. [/size]
Vee.. Aslına bakarsanız karanlık sadece rpg karekterlerimin hayatlarının bir parçası olmasının yanısıra kendi hayatımında bir parçası...
RPG:Güneş ışınlarının yere ulaşmasını önleyecek kadar sık dallarla kaplı ormanın içinde tek başına yürüyordu Alex amaçsızca ve düşünceli bir şekilde. Arada bir gittiği yolarda çalılar sıklaşıyordu ve Alex asasının küçük hareketleri ile onları kenara çekip kendisine yol açarak ormanın derinliklerine ilerliyordu.
Madalyonu düşünüyordu. Madalyonun Mell’in ruhunda olduğunu biliyordu ancak onun öldüğünü duymuştu. Bu da onun ruhunun madalyonun gücüyle birlikte bu dünyayı terk ettiği anlamına gelirdi. Ama Alex bunu kabul etmiyordu. Onun ölmesinin imkansız olduğunu düşünüyordu çünkü madalyon onun ruhuyla bütün olduğu sürece gücü Mell’e aitti. Bir yerlerde saklanıyor olmalıydı. Bir korkak gibi diye düşündü Alex. Ama bu korkak ondan kurtulamayacaktı. Ölümlü veya ölümsüz. Onu bulacaktı Alex ve madalyon ile ruhunu ayıracak iksiri içirecekti ona. Madalyon eline geçtiğinde de vakit kaybetmeden gebertecekti onu. Belki de iksire bir miktarda öldürücü zehir eklerim diye düşündü Alex. Onun ölümü ne kadar çabuk olursa önündeki engellerin daha da çabuk kalkacağını düşünüyordu.
Alex parmağındaki yüzüğün siyah kömürümsü taşının üzerinde gezdirdi parmaklarını. Ölüler diyarından, Yüce ejderhalardan ve Selidordan bir anıydı bu taş. Çok önemli anıların çağırıcısı. Ölümün taşı diyordu Alex bu taşa. Geldiğini düşündüğü yer nedeniyle koymuştu bu adı.
Alex hafızasında bir köşeye saklanmış olan anılarını yeniden hatırlarken aniden bir ses duydu. Ezilen kuru otların çıtırtılı sesi.. Asasını eline aldı ve sesin geldiği yöne baktı. Gözlerinde korkudan eser yoktu. Gelen her kimse ya da her neyse onunla kolaylıkla baş edebileceğini biliyordu.
Ve tekrar çıtırtı sesleri duydu tekrar. Bu sefer daha yakından gelmişti. Alex seslerin geldiği yöne başını çevirdiğinde kırmızı bir ışının kendisine doğru geldiğini fark etti.Hiç vakit kaybetmeden “Protego Maxima” dedi. Etrafını kaplayan güçlü koruma kalkanı büyünün ona çarpmasını engelledi. Alex eğlence başlıyor diye düşünerek baktı karşısındaki adama. Dudakları şeytani bir sırıtışla kıvrılmıştı. Durdurulamaz bir öfkeyle kendisine bakan adam. “Yüzündeki o pis sırıtışı sileceğim lanet herif. Ailemin intikamın çok feci bir şekilde alacağım senden.” Dedi. Sözlerini bitirir bitirmez“Avada Kedavra” diye bağırdı. Alex’e doğrultmuş olduğu asasından çıkan öldürücü yeşil ışın ona doğru gelirken zaten böyle bir hamle ile karşılaşmayı bekleyen Alex asasını adamın arkasına doğrultup “Carpe Portus” dedi. Aniden kaybolan Alex’i ıskalayan öldürücü lanet büyük bir çınar ağacına çarptı ve ağaç hızlı bir şekilde çürüdü. Ağırlığını taşıyamayan köklerinden sökülüp boşluğa devrildi. Rakibin daha doğrusu kurbanının arkasında beliren Alex asasını ona doğrulttu ve "rictumsempra” diye mırıldandı. Asasından çıkan büyü fazla yol katetmeden şiddetli bir şekilde çarptı adamın vücuduna ve onu taklalar açtırarak ileriye savurdu.
Alex asasını ona doğrultmaya devam ederek “Birileri ailesini özlemiş galiba” dedi alaycı bir ses tonu kullanarak. Adam ağzına dolan kanları tükürdü otların üzerine ve yerden kalktı. “Sen ben daha bebekken onları elimden aldığından beri özlüyorum onları. Ama daha onlara kavuşma vaktim gelmedi. Seni bu dünyadan silmeden, onların intikamını almadan gitmeyeceğim.” Asasını Alex’ doğrulttu öfkeli bir şekilde. Ancak Alex onun her hangi bir büyü yapmasına izin vermeden “Levicorpus” dedi. Adam neye uğradığını şaşırarak asasını düşürdü elinden ve tepetaklak bir halde buldu kendisini. Asasına ulaşmak için çabaladı. Alex çağırma büyüsü ile asasını eline aldı. İnceledi onu elinde evire çevire ve adamın dehşetle asasına ve kendisine bakan gözleri önünde ortadan ikiye ayırdı asayı hiç güçlük çekmeden. Kırılmış olan iki parçayı bir arada tutan kılı kopardı ve asasının ucu yere düşüp adamın önüne doğru yuvarlandı. Alex diğer parçayı da onun önüne attı ve adamın etrafında dönmeye başladı yavaşça. Bu salak cesura nasıl bir işkence yapabilirim diye düşünüyordu. Aniden yakınlardan gelen b,r ses onun ölüm planları kurmasını böldü.
“David’i rahat bırak yoksa…”
Alex sesin geldiği yöne baktığında genç, güzel ve korktuğu çok belli olan bir kadın gördü.Asası Alex’e doğrultulmuştu ve bakışları Alex ile David arasında gidip geliyordu.
“Yoksa beni öldürecek misin?” dedi Alex alaycı bir sesle ve devam etti. “Ama başaramazsın. Kimse başaramadı. Hiç kimse.”Kızın bakışlarındaki korku artmıştı. Asasını tutan eli korku ve endişe seline kapılmış olan ruhu ve bedeni ile titriyordu. Alex büyük bir zevkle korkudan titremey başlayan kızı seyretti. Ve devam etti.” Ben kimim biliyor musun?” “Az sonra acılı bir şekilde geberecek olan David için lanet herifin tekiyim. Benimle tanışmış ve hala yaşayan insanlar için saygıdeğer ve korkulması gereken karanlık lordum. Senin içinse katilinim. Seni sevdiğin bir insanın katili yapacak kişiyim.” Korku dolu bakışlarını Alex’in yüzündn ayırmayan kadın iki adım geriledi. Havada baş aşağı asılı durmasından dolayı yüzü morarmış ve damarları belirginleşmiş olan David’e baktı kız korku dolu gözlerindeki aşk parıltılarıyla. Küçük, karalı birkaç adım attı David’e doğru .“Hayır Valeria git. Ben onu tek başıma da yenerin. Lütfen git!” Göz yaşları yanaklarından süzülmeye başlayan Valeria adımlarını daha da hızlandırdı. "Seni bu halde yanlızbırakamam. Benden bunu isteme sevgilim.”
Alex alaycı sırıtışıyla izledi iki sevgili arasındaki dialoğu. Kız adamın yanına geldiğinde asasını ona doğrulttu ve “İmperio” dedi. David’in yanındaki kızın kolları hafifçe yanına sarktı. Bakışları donuklaştı hafifçe ve nefes alışveişleri düzene girdi. Artık Alex’in kontrolünde bir bedendi o.
Valeria’nın donuk bakışlarıyla karşılaşan David acı dolu bir çığlık attı. “Hayır Valeria onun seni ele geçirmesine izin verme. Direnebilirsin aşkım onu engelleyebilirsin!” diye bağırdı. Ama Valeria onu duymuyordu şu anda lanetin neden olduğu boşluğun ve dinginliğin içinde kaybolmuştu.Direnecek gücü yoktu. Hele ki onu kontrol eden kişi Karanlık Lord iken hiç şansı yoktu.
Alex cüppesinin iç cebindeki hançeri çıkardı kınından. Senelerce pek çok insanın kanını akıtmış olan hançeri fırlattı kadına doğru. Hançer David’i dehşete düşüren bir sesle kızın bacağına saplandı. Kız biraz sendeledi bu darbeyle ancak hiçbir şey olmamış gibi bacağına saplanmış olan hançerin sapını tutup çekti. Hançerin kızın etinden ayrılmasıyla yarılmış olan yerden oluk oluk kan akmaya başladı.
Alex asasını havaya kaldırıp değişik bilek hareketleriyle çevirdi havada ve kızın yapmasını istediği şeyleri mırıldandı.
Kız ucundan kanlar damlayan hançeri havaya kaldırdı. David korku ve acı dolu gözlerle baktı kızın donuk gözlerinin içine. “Lütfen Valeria lütfen diren ona.” dedi mırıldanırcasına. Sonra bakışları Karanlık Lord’a yöneldi. Pişman ve yalvarırcasına bir bakıştı bu. Pişmanlığının arkasında büyük öfke alevlerinin yükseldiği bakışlar. “Onu bırak senin işin benimle!” diye bağırdı. Alex’in onu duyamazlıktan gelerek hala şeytani bir sırıtışla ona bakmasına karşılık. "Kendi işini kendin halledemiyor musun? Neden bir kıza öldürtüyorsun beni. O kadar güçsüzmüsün?” dedi öfkeyle ve sesine alaycı bir ifade katmaya çalışarak. Onu öfkelendirmek ve Valeria serbest bıraktırmaktı amacı. Ama Alex öfkelenmedi sadece sesli bir şekilde kahkaha attı. “Benim için küçük güçsüz bir böcekten farkın yok. Bir böceği öldürmek için kendimi yoramam ve onun pis kanını elime bulaştıramam.” Dedi. Ardından Alex adama doğrultmuş olduğu asasını hızlıca yere indirdi katillere yaraşır bir kahkaha ile.
Çelik hançer David'in güneşten yanmış esmer gıdısına hızla daldı ve kızıl şelaleyi serbest bıraktı. Valeria’nın eli sıcak kanla ıslanıverdi. Kız bıçağı daha da itti.ve sonunda bir dirençle karşılaştı. Hafifçe duraksadı ama hançer son derece keskindi. Omuriliği parçalayıp David’in ensesinden çıktı.
Adamın son çığlığı yankılandı ormanın içinde. Bir insanın ciğerlerinden çıkmasının mümkün olmyacağı kadar güçlü bir çığlıktı bu. Ağaçların dallarına tünemiş az sonra güzel bir ziyafet çekecek olan etçil kargalar ormanın içini kanat sesleriyle doldurdu ve gökyüzünü kapatan sık dalların arasından geçerek uçup gittiler geri dönmek üzere.
Alex David’in çığlığı sona erdiğinde şaheserini bir de kendisi görsün diye kızın üzerindeki büyüyü kaldırdı. Kız büyünün etkisinden kurtulur kurtulmaz dizlerinin üstüne çöktü. Bakışlarını David’in cesedinden kaçırarak başını önüne eğdi. Önce birkaç küçük hıçkırık duyuldu. Birkaç damla göz yaşı düştü David’nin kanı ile birlikte kızıl çimenlere.
Yüzüne düşen saç perdesinin gerisinden dehşetle haykırdı kız acıyla. Sesi kısılıp haykıracak hali kalmayıncaya kadar sürdü çığlıkları. Alex kızı izledi ve dinledi sessizce. Yüzündeki gülümseme tamamen silinmişti. Dalgın bir şekilde bakıyordu kıza. Onun çığlıkları ve acısı kendi elleriyle öldürdüğü David içindi. Bu acı dolu çığlıklar Alex’e Alice’yi hatırlatmıştı. Yıllar önce iblisin Alex’in kontrolünü ele geçirerek sevdiği kızı öldürdüğü ana götürmüştü bu çığlıklar onu tekrar.
Alex kızın acısını sona erdirmek için tekrar İmperio lanetini uyguladı ona. Kızıl çimenlerin üzerinde oturan kız elindeki hançeri aşağı yukarı kısa yaylar çizecek şekilde savurdu. Bu harekete bıçağı kendisine saplamak için ara verdi. Gömleğindeki kesikten taze kan boşandı. Gömleğinin delindiği bölge kanın dışarı çıkarken oluşturduğu kuvvetle dalgalandı. Kız bıçağı karnından çıkarır çıkarmaz kalbini ve ciğerlerini parçalayacak darbeyi indirdi göğsüne. Bu son darbe indikten sonra kız bilincini geri kazandı ve acıyı hissetti. Ağzından akan kanların boğduğu bir sesle çığlık attı ve kendi kanıyla karışmış olan David’in kanının üstüne düştü suya düşen bir taşın çıkardığı bir ses çıkararak.
Son çığlıklarda yankılandıktan sonra ormanın içinde büyük bir sessizlik oldu. Tek bir kişinin nefes alış sesleri ve hala ayaklarından asılı olan David’in parçalanmış boynundan damlayan kanların kan gölüne karışırken çıkardığı sesler duyuluyordu sadece.
Alex kısa bir süre olduğu yerde durup iki sevgilinin kanlar içindeki bedenlerine baktı. Ne kadar ruhsuz ve acımasız olduğunu bir kez daha anladı.
Aceleci olmayan adımlarla ilerledi cesetlere doğru ve kadının göğsünde saplı duran hançerini çekip çıkardı. Rahatça kadının bedeninden ayrılmış olan hançerini aldıktan sonra onlara sırtını döndü ve o kötü anısını kendisine anımsatan olayı unutmaya çalışarak karanlık köşke cisimlendi. [/size]
(Hala daha karanlık lord olarak rpg yaptığım bir siteye yazmış olduğum bir rp )